Erken gelişim dönemlerinde, çocuğun olgunlaşmamış dünyasında kendilik saygısını korumak için onun yerine getiremediği işlevler çocuğun ebeveynleri tarafından karşılanır. Bu anlamda anne ve baba, çocuk için bir kendilik nesnesi konumundadır. Bebek bakım verenini(anne) kendiliğinin bir uzantısı olarak gördüğünden bakım vereninin yaşantılarını, duygularını kendisininmiş gibi algılar. Bu yüzden bakım vereninin/annesinin bebeğin ihtiyaçlarını doğru algılaması, ağladığında onu yatıştırması ona güven vermesi sağlıklı bir kendilik gelişimi için önemlidir.
Kohut’ a göre tüm bebekler çekirdek bir narsisizmle doğar. Dolayısıyla 0-3 yaş arasındaki dönemlerde çocuk tüm güçlü ve teşhirci gösteriler de bulunur. Bakım verenin bu gösterilere sevgi ve hayranlık duyması çocuk için önemlidir. Bu süreci Kohut “birincil aynalama” olarak tanımlar.
Çocuk için kendilik nesnesi olan bakım vereni onun her davranışına her duygusuna eşduyum göstermesi ile birlikte çocuğun kendiliği gelişir ve sonrasında sağlıklı bir şekilde ilk nesnesinden ayrışmaya başlayarak kendiliğini oluşturur. Sonraki dönemlerde çocuk, tümgüçlü yapısındaki kırılmalar sonucunda gücünün yetmeyeceği durumları farkına varmasıyla idealize ettiği öteki bir nesneye yönelir.
Bu nesne genellikle babadır. Çocuk için “babam güçlü o halde ben güçlüyüm” imajı oluşur. Babanın onu desteklemesi, tökezlediğinde onu kaldırması ve onu kapsamasıyla çocuğun “ikincil aynalanma” olarak tanımlanan ihtiyacı karşılanmış olur.
Genel olarak aynalama bakım verenin çocuğa “seni görüyorum, varlığını farkındayım“ demesidir. Varlığı görülmeyen, yerinde ve yeterince aynalanamayan çocuklar yaşadıkları bu eksikliği yetişkinlik hayatında genellikle patoloji geliştirerek sergileyecektir. Kimisi kendi varlığını göstermek için narsisistik kişilik özelliklerini sergileyecek, kimisi de ikincil aynalama kaynağı olan babanın şemsiyesi altına giremediği için bu ihtiyacını bir partiye partizanlık derecesinde bağlanarak ya da bir içinde bulunduğu grubu yücelterek karşılamaya çalışacaktır.
Şehriban Çakır
Comments